BAKAN TEKİN, ATATÜRK ÜNİVERSİTESİNİN 2023-2024 AKADEMİK YILI AÇILIŞ TÖRENİ'NE KATILDI  
BAKAN TEKİN, ATATÜRK ÜNİVERSİTESİNİN 2023-2024 AKADEMİK YILI AÇILIŞ TÖRENİ'NE KATILDI

BAKAN TEKİN, ATATÜRK ÜNİVERSİTESİNİN 2023-2024 AKADEMİK YILI AÇILIŞ TÖRENİ'NE KATILDI

Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Erzurum'da Atatürk Üniversitesinin 2023-2024 Akademik Yılı Açılış Töreni'ne katıldı.

Bakan Yusuf Tekin, Erzurum'da 15 Temmuz Millî İrade Salonu'nda düzenlenen Atatürk Üniversitesi 2023-2024 Akademik Yılı Açılış Töreni'ne katılarak burada bir konuşma yaptı. Bakan Tekin yaptığı konuşmada, dünyada barışı ve insan haklarını korumakla mükellef uluslararası yapıların ve yargı mekanizmalarının olduğuna işaret etti.
 
Bu yapıların bugüne kadar birçok kez, birçok konuda müdahil olduğunu ifade eden Tekin, şöyle konuştu:
 
"Ama enteresan bir şekilde bu müdahale şekilleri İslam dünyasını, Doğu toplumlarını, bizleri çok tatmin etmiyor. Genellikle de bizim arzularımızın ve temennilerimizin dışında konulara müdahale ediyorlar. Hafızalarımızda tazeliğini yitirmiş olabilir. 1980'li yılların başında Bulgaristan'da yaşayan Türk soydaşlarımıza yapılan müdahaleler, sonra Bosna'da yaşadıklarımız, belirli aralıklarla Filistin'de yaşadıklarımız, maalesef bunlarla ilgili bu bahsettiğimiz uluslararası yapılar, kılını kıpırdatmıyor. Son ve iki yıl içinde yaşadığımız Rusya-Ukrayna Savaşı'nda, hemen aynı yapılar faaliyete geçti ve Rusya'ya spordan sanata, ticaretten ekonomiye her alanda yaptırımlar uyguladılar. Azerbaycan-Ermenistan arasındaki, Azerbaycan'ın haklı taleplerine, işgal edilmiş topraklarına yönelik talepleriyle ilgili AİHM, Ermenistan'ın başvurusunu kabul edilebilir buldu ama gözümüzün önünde çocuklar, hastalar, hunharca katlediliyor. Uluslararası yargı mekanizmalarında, uluslararası barışı korumakla mükellef kuruluşlarda doğru dürüst ses çıkmıyor."
 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Dünya beşten büyüktür" sözünü hatırlatan Bakan Tekin, "Ya bu beş kişide bu aktörlerle ilgili problemimiz var ya da bu beş kişinin karar alma mekanizmalarında kurgularken uymak zorunda olduğu metinlerle alakalı problemimiz var. Ben aslında ikincisine dikkati çekmek istiyorum. O da biz bugün İslam dünyasındaki akademisyenler, bizler, doğu toplumlarındaki akademisyenler, bir şeyi tartışmaya açmamız lazım. O da bize uluslararası insan hakları metinleri olarak sunulan metinlerin, ne kadar bizim haklarımızı koruduğunu, ne kadar bizim referanslarımızı içerdiğine dair konuyu tartışmaya açmamız lazım." diye konuştu.
 
"Dünya çapında akademik, entelektüel bir girişimde bulunulmasını arzu ediyorum"
Bakan Tekin, şunları söyledi:
 
"Sayın Cumhurbaşkanı'mızın 'Dünya beşten büyüktür' mottosuna ilave olarak, gelin dünyada bize sunulan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'ni tutun, bütün uluslararası metinleri Müslümanların, dünya mazlumlarının, Doğu toplumlarının haklarını savunabilecek şekilde, bizim toplumsal değerlerimizi savunabilecek şekilde, LGBT'den tutun ailenin korunmasına kadar, bizim toplumsal değerlerimizin de bir insan hakkı olduğunu, o metinlere dercettirmek için hep beraber bambaşka bir mücadelenin başlaması gerekiyor. Bunu yapacak olan kişiler de üniversitelerdeki akademisyenler. Ben dolayısıyla rektörümüzden, üniversitemizden, akademisyenlerimizden, bu metinlerle ilgili dünya çapında bir akademik, entelektüel bir girişimde bulunulmasını arzu ediyorum. Umarım Yükseköğretim Kurulu buna öncülük eder, Türkiye'deki akademisyenler, hukukçularımız, bu metinleri yeniden gözden geçirme sürecimizi başlatırız. Türkiye Yüzyılı'nı inşa edeceksek, Türkiye'de uluslararası anlamda, dünya mazlumlarının hakkını koruyabilecek yepyeni bir dönemin başlangıcını başlatmak, Türkiye Yüzyılı'nın önemli başlangıç noktalarından birisi olacak diye düşünüyorum."
 
Akademisyenlik yıllarından bahseden Tekin, Erzurum'un tarihteki önemini ve Atatürk Üniversitesinin akademik başarısını anlattı.
 
Üniversiteleri meslek kazandıran yerler ve bunun yanında bilim üreten merkezler olarak gördüğünü söyleyen Tekin, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
"2002 yılında, yani bundan 21 yıl önce Türkiye'de sadece 76 üniversite vardı. Şu an üniversite sayısı 208 olmuş durumda. Bu zaten sizin bildiğiniz bir veriydi. Belki gözden, dikkatten kaçan bir veriyi de sizlerle paylaşmak istiyorum. Dünyada demokratikleşme endeksleri hesap edilirken ülkelerin genel bütçede eğitime ayırdıkları paya özellikle bakarlar. En çok bu ülke hangi alana bütçesini ayırıyor diye özellikle bakarlar. Türkiye bu endekslerde eğitime ayrılan payı, genel bütçedeki birinci sırayı almasından dolayı, uluslararası endekslerde ciddi bir şekilde dikkati çekici bir yükseliş sunmuştur. Bunu hazırlayan, bize bu imkanı veren Sayın Cumhurbaşkanımıza bir kez daha bu anlamda gerçekten teşekkür ediyorum. Şu an itibarıyla bizim bütçede ayırdığımız pay bu alanda en yüksek sırada olduğu için bizim bütçemizin de çok yoğun geçeceğini tahmin ediyorum."
 
"Eğitim öğretimde ciddi anlamda bir devrim oluşturulmuş durumda"
Bakan Tekin, üniversitelerle ilgili olarak gerek öğrenci, gerek derslik, gerekse de akademisyen sayısı itibarıyla Türkiye'nin çok önemli bir ivme kazandığına değinerek, derslik ve tesis imkanlarının 2002 yılına göre iki katın üzerinde arttığını dile getirdi.
 
Derslik başına düşen öğrenci sayılarının da yarı yarıya azaldığını aktaran Tekin, "Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı yarı yarıya azalmış durumda. Şu an sistemde çalışmakta olan öğretmen kardeşlerimizin yaklaşık yüzde 70'e yakını son 21 yılda atanmış durumda. Dokuz gün sonra cumhuriyetin 100. yılını tamamlayacağız. Yani 100. yıla geldiğimizde aslında sayısal göstergeler itibarıyla eğitim öğretimde ciddi anlamda bir devrim oluşturulmuş durumda. Yeni dönemde ne olacak? O zaman yeni dönemde yapılması gereken şey, üniversiteler, Millî Eğitim Bakanlığı hep birlikte Türkiye Yüzyılı'nı inşa etmek durumundayız." ifadelerini kullandı.
 
Bir serzenişte bulunacağını söyleyen Tekin, şunları dile getirdi:
 
"Bu salondaki herkes, dışarıdaki herkes, eğitimle ilgili olarak Türkiye'deki eğitim, öğretim sistemiyle ilgili olarak kendi açısından tatmin olmadığını, eksiklikler olduğunu dile getiriyor. Hepinizin bildiği gibi eğitimle ilgili sorumlu olan Türkiye'de kurumlarımız şunlar; bir, aile kurumumuz; iki, toplum tamamen topyekûn olarak sorumlu; üç, Millî Eğitim Bakanlığı ve Bakanlık bünyesindeki öğretmen kardeşlerim ile öğretmen arkadaşlarımız sorumlu. Dördüncüsü de yükseköğretim ve üniversiteler sorumlu. Çok şaşırıyorum, herkes sorumlu, herkes birbirini suçluyor. Millî Eğitim Bakanlığı olarak biz diyoruz ki 'Aileler ve toplum üstüne düşeni yerine getirmiyor.', toplum diyor ki 'Millî Eğitim Bakanlığı üstüne düşeni yerine getirmiyor.', üniversiteler diyor ki 'Millî Eğitim Bakanlığından bize gelen öğrenci yetersiz.' Peki birbirimizi suçlayarak ne elde ediyoruz, nereye varıyoruz? Birbirimizi suçladığımız zaman, eğitimle ilgili eleştirilerimiz ortadan kalkıyor mu? Biraz önce saydığım hepimiz bu sistemde sorumluyuz."
 
Ailelerin çocukları üzerinde ve eğitim kurumlarının öğrencileri üzerindeki sorumluluklarını örneklerle anlatan Tekin, "Diyorum ki gelin, Türkiye Yüzyılı'nın başlangıcını hep beraber toplumsal bir seferberlik yılı ilan edelim, başkalarını suçlamayalım. Hepimiz önce kendi üstümüze düşeni yapmakla başlayalım." dedi.
 
Konuşmasında, üniversitelerden önemli beklenti içinde olduklarını söyleyen Bakan Yusuf Tekin, Millî Eğitim Bakanlığının toplumun, ailenin, kendilerinden beklediği çocukların yetişmesi konusunda çizdiği projeksiyona uygun davranması gerektiğini ifade ederek, "Velilerimiz çocuklarının, toplumsal değerleri inkâr eden değil, toplumsal değerlere sahip çıkan; millî manevi değerlerini küçümseyen, hor gören değil, sahip çıkan bireyler olarak yetiştirilmesini istiyorsa biz de Millî Eğitim Bakanlığı olarak bunu yapmakla mükellefiz, bunu yapmak zorundayız." diye konuştu.
 
Öğretmenlere kaynak teşkil eden lisans programlarının çok önemli olduğunu vurgulayan Tekin, şöyle konuştu:
 
"Öğretmenlik alan derslerindeki ortalamalara baktığımızda, lisans programlarından mezun olan çocuklarımızın ortalamalarının çok da yüzümüzü güldürmediğini görüyoruz. Dolayısıyla benim üniversitelerden istirhamım budur. Daha önemli istirhamım ise öğretmenliğe kaynak teşkil eden lisans programlarından beklentilerimizin birincisi, alan uzmanı arkadaşlar yetiştirilsin, ikincisi ve benim önemsediğim kısmı, madem bu arkadaşlarımızın Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde istihdam edilmesini istiyoruz -bu arada bu salondaki öğretmenlik hayali kuran, öğretmen olmak isteyen arkadaşlara da öğüdüm olsun-  Millî Eğitim Bakanlığının kendince bir eğitim öğretim politikası var ve bunun somut belgeleri Talim ve Terbiye Kurulu tarafından alınmış, kamuoyunda müfredat diye bilinen bizim programlarımızda ve internet sitesinde mevcuttur. Yani biz 9. sınıf matematik öğrenen bir çocuktan beklediğimiz kazanımlar neler? Ya da Türk dili edebiyatı dersi alan bir çocuktan beklentimiz, ondan beklediğimiz kazanımlar neler? Bunları eğitim fakültelerinden, öğretmenliğe kaynak teşkil eden fakültelerden ve bize öğretmenlik başvurusu yapan arkadaşlardan bunları incelemesini istiyorum."
 
Bakan Tekin, mülakatla ilgili söylediklerinin çok tartışıldığına işaret ederek, "Aslında söylediğim şey buydu. Biz, istihdam ettiğimiz çocuklarımızın, gençlerimizin bizim müfredatımızı bilmesini ve onu nasıl çocuklara vereceğini bilmesini istiyoruz. Bundan daha doğal hakkımız yok, alanı zaten siz öğretiyorsunuz ama biz de öğretmenden ne öğretmesi gerektiğini ve nasıl öğretmesi gerektiğini istemek durumundayız." ifadelerini kullandı.
 
Yıllarını akademiye vermiş bir kişi olarak kamu kurumları ve üniversiteler arasında kopukluk olduğunu, bilimsel makalelerin okunma oranlarının düştüğünü aktaran Tekin, bu konuda herkesin kendisini sorgulamasını istedi.
 
"Bilimsel bakış açısı için bütün kurumlar ilişki içinde çalışmalı"
Kamu kurumları ve bakanlıklarda ciddi bir AR-GE desteği verebilecek birimlerin eksikliğini hissettiklerini dile getiren Tekin, şunları kaydetti:
 
"Bütün kamu kurumları, bakanlıklar, üniversitelerle bu anlamda birebir ilişki içinde çalışırsa hem bu kamu kurumlarının çalışmalarında bir bilimsel temel veya bilimsel bakış açısı ortaya çıkmış olur hem akademideki yazı, literatür, akademik çalışmalar veriyle beslenmiş olur hem de icracılar tarafından kullanılacak hale gelir. Benim istirhamım bütün üniversitelerimiz, valilik başta olmak üzere büyükşehir, ilçe belediyelerimiz, milli eğitim müdürlüğümüz, ilgili fakülteler, ilgili bölümler, buralarda bu anlamda destekler versin."
 
Yeni akademik yılın hayırlı olmasını dileyen Tekin, "Hepinize bu anlamda başarılar temenni ediyorum çünkü sizlerin başarılı olması benim Millî Eğitim Bakanı olarak başarılı olmama vesile. Benim başarılı olmam bütün toplumun başarılı olmasına ve hepsinden önemlisi Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bilimsel anlamda da önümüzdeki yüzyılı, Türkiye Yüzyılı olarak inşa etmesine katkıda bulunacak." dedi.
 
Konuşmalar sonrası Rektör Prof. Dr. Ömer Çomaklı'nın hediye takdim ettiği Bakan Tekin, başarılı akademisyenlere ödül verdi.
 
Bakan Tekin, tören öncesi Filistin konulu resim sergisinin açılışını yaptı. Açılışta kurdele yerine tel örgü kullanıldı. Törene Bakan Tekin'in yanı sıra Erzurum Milletvekilleri Selami Altınok, Mehmet Emin Öz, Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, akademisyenler, STK temsilcileri ve öğrenciler de katıldı.

MEB © - Tüm Hakları Saklıdır. Gizlilik, Kullanım ve Telif Hakları bildiriminde belirtilen kurallar çerçevesinde hizmet sunulmaktadır.